Hasan Efe Uyar’dan Bakan Işıkhan’a: “Sayın Bakan, AKP Hükümetlerinin Karnesini Bırakın, Kendi Bakanlığınızın 3,5 Aylık Karnesine Bakın.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Hasan Efe Uyar, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan’ı eleştirdi. Uyar, “El insaf. Sayın Bakan çok uzağa gitmeye gerek yok, sadece sizin döneminizi baz alalım. Seçimden sonra evvela bir asgari ücret masası kurdunuz. Oradaki söyleminizle seçimden önce dillendirdiğiniz 500 dolar seviyesinin çok uzağında kaldı. Akabinde yine kamu emekçilerini ilgilendiren bir toplu sözleşme masası kurdunuz. 22 bin TL seviyelerine dahi ulaşamadınız. Bir sonraki yılın enflasyon hedeflerini dahi yakalayamadınız. AKP hükümetlerinin karnesini bırakın, kendi bakanlığınızın 3 buçuk aylık karnesine bakın… ve ne yazık ki önce asgari ücrette sınıfta kaldınız. Ondan sonra memurlarla toplu sözleşme görüşmelerinde sınıfta kaldınız” dedi.
CHP İşçi Sendikaları, STK ve Meslek Kuruluşlarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Hasan Efe Uyar, bugün Ankara’da Birleşik Kamu İş Konfederasyonu’nu ziyaret etti, Genel Başkan Mehmet Yeşildağ ile görüştü.
YEŞİLDAĞ: “7. TOPLU SÖZLEŞMEDE HEPİMİZ ÇALIŞANIN, EMEKÇİNİN SARI SENDİKALAR TARAFINDAN NASIL PAZARLANDIĞINI GÖRDÜK”
Görüşmenin ardından Birleşik Kamu İş Konfederasyonu Genel Başkanı Mehmet Yeşildağ, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Kamu çalışanlarının, emeklilerin sorunlarını görüştük. Sendikal zorlukları görüştük. Çok verimli bir toplantı oldu. Kısaca; açlık sınırını, sendikaların önüne konulan yüzde 2 barajını, emeklilerin durumunu, hükümetin politikalarıyla açlık ve sefalete mahkum edilen kamu emekçilerini, ailelerini, emeklileri, emekli ailelerini konuştuk. Önümüzde bütçe çalışmaları olacak. Bu süreçte de buradan bütün konfederasyonlara, ilgili sendikalılara bir çağrımız var: 7. Toplu Sözleşme’de hepimiz nasıl satıldığımızı gördük. Çalışanın, emekçinin sarı sendikalar tarafından nasıl pazarlandığını gördük. Tüm kamu çalışanlarını Birleşik Kamu İş’te birleşmeye davet ediyoruz. Haklarımızı sonuna kadar da alacağımıza inanıyoruz. Sayın Genel Başkan Yardımcımızı hoş geldiniz, çok mutlu olduk. Umarım bu görüşmelerin devamı gelir.”
HASAN EFE UYAR: “BAKANLAR KURULU TOPLANTISINDA 14 MİLYON HAK SAHİBİNİN BEKLENTİLERİ BİR BAŞKA BAHARA ERTELENDİ”
CHP’li Hasan Efe Uyar ise şunları söyledi:
“İçinde bulunduğumuz süreçte, kamu emekçilerinin, emeklilerin, ücretle geçinmeye çalışan milyonlarca yurttaşın artan enflasyonun altında ezildiği bir atmosferde böylesi görüşmeler, böylesi toplantılar, böylesi istişareler daha bir anlam kazanıyor. Bu görüşmeler bizim açımızdan üreteceğimiz politikalar, iktidarın ücretli geçen yurttaşları sömürüsüne karşı ortaya koyacağımız politikaları belirleme açısından bize ışık tutuyor. Bu anlamda, biz bu tür görüşmeleri çok önemsiyoruz. Sendikalarımızın ve konfederasyonlarımızın fikirlerinden ve mücadelelerinden besleniyoruz. Dün biliyorsunuz bir Bakanlar Kurulu toplantısı vardı. Yine milyonlarca yurttaşın, milyonlarca insanın beklentisi bir başka bahara kaldı. Memur maaşlarıyla, emekli maaşlarıyla, dul yetim aylığıyla ilgili hiçbir açıklama yapılmadı. 14 milyon hak sahibinin, beklenti halinde olan insanın beklentileri bir başka bahara ertelendi. Tabii bunu hiç gündem etmeyen Bakanlar Kurulu’nun ve saray rejiminin kendi dünyasında işleri iyi gidiyor. Onların sarayında saltanat, sefa, bolluk, bereket var. Ama bu ülkenin gerçekliğinde de emekçilerin, emeklilerin, dul yetim aylığıyla ayakta kalmaya çalışanların dünyasında da ne yazık ki iktidar eliyle dayatılan bir sefalet var. Biz bu sefaleti reddedeceğiz. Biz bu sefaleti kabul etmeyeceğiz.
“SARAY KENDİNE GÜNDE 15 MİLYON TL HARCAMA BÜTÇESİ KOYARKEN VATANDAŞLARINA BİR SEFALET DAYATMASINI KABUL ETMİYORUZ”
Saray kendine, günde 15 milyon TL harcama bütçesi koyarken, günlük 15 milyon TL gideri gözünü kırpmadan harcayabilirken, bir değer değişle en az 2 bin emeklinin maaşını çarçur edebilirken vatandaşlarına, yurttaşlarına, memurlarına, emeklilerine bir sefalet dayatmasını biz kabul etmiyoruz. Çok değil, daha bir haftada bu ülkenin açlık sınırı ve yoksulluk sınır oranları güncellendi. Açlık sınırı 14 bin 542 lira oldu. Yoksulluk sınırı 41 bin 651 lira. En düşük memur maaşı ise 20 bir bin TL dahi değil, 20 bin 972 TL seviyesinde. Seçimden önce söylediklerini hatırlayalım: ‘En düşük memur maaşı 22 bin TL olacak. 22 bin TL’nin altında bir memur maaşı bırakmayacağız.’ söyleminde bulunan bir iktidar vardır. O iktidar seçimler sonrasında ülkeyi bir süre daha yönetme hakkını kazanmış oldu. Şimdi burada soruyoruz: Seçimden önce o dillendirdiğiniz 22 bin TL seviyesine neden hale ulaşılmadı? Üzerinden yaklaşık 3 buçuk, 4 aylık bir zaman geçti. Bu 3 buçuk, 4 ayda neler oldu? Halkın temel ihtiyaçlarına ulaşma gücü ne kadar zorlaştı? Bunlar da işin bir ayrı boyutu.
“YURTTAŞLAR ARTIK BORÇLANARAK DAHİ HAYATTA KALMA NOKTASINDA BİR YÖNETİM SERGİLEYEMİYORLAR”
Aslında yoksulluk sınırının 41 bin 651 lira olması ve en düşük memur maaşının 20 bin 900 lira olması şunu gösteriyor: Bir memurun maaşı yoksulluk sınırının yarısı kadar kalıyor. Yani memurun iki tane maaşı, bir yoksulluk sınırına ucu ucuna yetiyor. Biz bu düzeni kabul etmiyoruz. Biz bu düzeni reddediyoruz. Bir diğer mesele, ücretiyle geçinen yurttaşların hayatını idame ettirebilmeleri için kredilere, kredi kartı borçlarına mahkum kalmaları. Sizinle bir veri paylaşmak isterim. Bu ayın sadece 8-15 haftasında, bir haftalık süre içerisinde, kredi kartı borçlarında 3,8 milyarlık bir artış söz konusu oldu. Türkiye’nin şu anki güncel verilerine göre, 38 milyon 731 bin yurttaş ne yazık ki kredi kartı borçlusu olmak durumunda kaldı. Arttırdıkları, sürekli yükselttikleri faizlerle artık bu kredi kartlarına, kredilere de ücretiyle, emeğiyle geçinenlerin ulaşma imkanı ne yazık ki iyiden iyiye azaldı. Yurttaşlar artık borçlanarak dahi hayatta kalma noktasında bir yönetim sergileyemiyorlar.
“SAYIN BAKAN, AKP HÜKÜMETLERİNİN KARNESİNİ BIRAKIN, KENDİ BAKANLIĞINIZIN 3 BUÇUK AYLIK KARNESİNE BAKIN”
Hal böyleyken bu ülkenin çalışma yaşamından, bu ülkenin emekçisinden, emeklisinden, memurundan sorumlu Çalışma Bakanı’nın birtakım açıklamaları oluyor. Hayretle izliyoruz. Bakan geçtiğimiz haftalarda da dedi ki: ‘Yurttaşlarımızı, çalışma yaşamının fertlerini enflasyona ezdirmeyeceğiz.’ Hatta eli daha da yükseltti: ‘AKP hükümetleri, hiçbir zaman emekçileri, memurları enflasyona ezdirmemiş’ şeklinde bir açıklaması oldu. El insaf. Sayın Bakan çok uzağa gitmeye gerek yok, sadece sizin döneminizi baz alalım. Seçimden sonra evvela bir asgari ücret masası kurdunuz. Oradaki söyleminizle seçimden önce dillendirdiğiniz 500 dolar seviyesinin çok uzağında kaldı. Akabinde yine kamu emekçilerini ilgilendiren bir toplu sözleşme masası kurdunuz. 22 bin TL seviyelerine dahi ulaşamadınız. Bir sonraki yılın enflasyon hedeflerini dahi yakalayamadınız. AKP hükümetlerinin karnesini bırakın, kendi bakanlığınızın 3 buçuk aylık karnesine bakın. Sizin bakanlık yaptığınız dönemde ne yazık ki bu ülkenin emekçisi, memuru enflasyonun altında ezim ezim eziliyor. Siz buna seyirci kalıyorsunuz. Siz farklı söylemlerle bu gerçekliği saklama çabasına girişiyorsunuz. ve ne yazık ki önce asgari ücrette sınıfta kaldınız. Ondan sonra memurlarla toplu sözleşme görüşmelerinde sınıfta kaldınız. ve kurduğunuz bu masalar bir toplu sözleşme, bir toplu görüşme masaları da değildi. Bu ülkenin milyonlarca yurttaşına bir çadır tiyatrosu seyrettirdiniz. ve akabinde ücretiyle, emeğiyle çalışanları ezmekten başka hiçbir sonuç ortaya çıkaramadınız.
“2024 YILI İÇİN BELİRLENEN ZAM ORANI YÜZDE 26. FAKAT KENDİ İKTİDARINIZIN 2024 YILI İÇİN ENFLASYON TAHMİNİ YÜZDE 33″
Sayın Bakanın, bir söylemi daha var. Diyor ki ‘En düşük memur maaşı ocak ayından itibaren 30 bin TL olacak.’ Burada bir şeye dikkat çekmek isterim. Yılbaşında, memurlara verilecek zam oranı, kesinlikle yüzde 50 seviyesinde değil. Gelecek yıl memurlara yüzde 50 oranında bir zam verilememiştir. Verilen zam oranı açıktır, ilk 6 ay için yüzde 15 seviyesindedir. Bakanın bahsettiği durum aslında bir zam değil, enflasyon farkı. Yani emekçinin yasal hakkını onlara bir lütufmuş gibi ortaya koyuyor. Şunu da bir kez daha hatırlatmak gerekiyor, 2024 yılı için belirlenen zam oranı yüzde 26. Fakat kendi iktidarınızın 2024 yılı için enflasyon tahmini yüzde 33. Aradaki fark ortada. Bunu planlayan, bunu bir hedef olarak ortaya koyan Çalışma Bakanı ülkesindeki memurları, emekçileri ezdirmemekten bahsediyor. Ama ne yazık ki kazın ayağı öyle değil. Kendi enflasyon hedeflerine dahi ulaşamayan bir iktidar, bu iş böyle devam ederse emeğiyle geçinen, ücretiyle geçinen yurttaşları enflasyon altında çiğnetmeye devam edecektir.
“BEŞLİ ÇETELERİNİZİ, YANDAŞ SERMAYE GRUPLARINIZI BİRAZ DAHA AZ BESLEYİN Kİ BU ÜLKENİN YURTTAŞLARI DA BU ÜLKENİN KAYNAKLARINDAN PAYINI ALSIN”
Seçimden sonra tasarruf genelgelerinde, deprem bölgesi hariç çocuklara verilen öğünlerin kaldırılması yönünde bir kararları oldu. Ne yazıktır ne acıdır… Bunu yaparken mayıstan hazirana, hazirandan temmuza, temmuzdan ağustosa da sarayın giderlerini bir önceki aya göre katbekat arttıran bir iktidar var. Buradan uyarıyoruz: Tasarruf yapacaksanız emeklilerin, emekçilerin, memurların, ücretiyle geçinmeye çalışan yurttaşların boğazından geçecek bir lokmadan kısarak bunu yapmayın. ya da gelişme çağındaki, büyüme çağındaki çocukların kursağından geçecek bir lokmadan tasarruf etmeye çalışmayın, bunu aklınızdan bile geçirmeyin. Eğer bir tasarrufta bulunacaksanız, saraydaki kendi zevk-ü sefalı hayatınızdan tasarrufta bulunun. Sarayınızdaki müsrifliklerinizi azaltarak bir tasarrufta bulunun. Veyahut beslemeye doyamadığınız o beşli çetelerinizi, yandaş sermaye gruplarınızı biraz daha az besleyin, biraz daha az duyurun ki bu ülkenin emeğiyle geçinmeye çalışan yurttaşları da bu ülkenin kaynaklarından payını alsın. Tasarrufu onların zaten iyice zorlaşan hayatlarından yapmaya çalışmayın.
“CHP OLARAK EMEK ÖRGÜTLERİMİZİN HAYSİYETLİ YAŞAM SÜRME MÜCADELELERİNDE HER ZAMAN BİR PAYDAŞ OLACAĞIMIZI HATIRLATMAK İSTİYORUM”
Önümüzde bir bütçe görüşmeleri süreci olacak. Birleşik Kamu İş federasyonumuzdan tüm emek gruplarına mücadeleyi ortaklaştırma ve önümüzdeki yılın bütçesinden emekçilere, kamu emekçilerine, emeklilere gereken payın alınması noktasında bir ortak çalışma yapılmaya da çağrı yapmak istiyorum. Biz de CHP olarak emek örgütlerimizin haysiyetli bir yaşam sürme mücadelelerinde her zaman bir paydaş olacağımızı, her zaman onların yanında bulunacağımızı da bir kez daha hatırlatmak istiyorum.”